Abdest

Abdest Nasıl Alınır?

Abdest alınırken mümkünse kıbleye karşı durulur.

Önce kollar dirseklerin yukarısına kadar sıvanır.
"Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya"
diye niyet edilir. 

"
Eûzübillahimineşşeytanirracîm,
Bismillahirrahmanirrahîm" denilir.

Eller bileklere kadar üç kere yıkanmalıdır.
Parmak aralarının yıkanmasına dikkat edilmelidir.
Yıkanırken bir elin parmakları diğer elin parmakları arasına geçirilerek hilallenir.
Yüzük varsa oynatılarak altına su geçmesi temin edilir.

Sağ avuç ile ağıza üç kere ayrı ayrı su alınır.

Her defasında iyice çalkalanır. 
Dişler, baş ve şehadet parmağı ile oğuşturulur. 
Yalnız oruçlu olanlar, boğazlarına kaçmaması için ağızlarına suyu dolu dolu almazlar.

Sağ avuç ile buruna üç kere ayrı ayrı su çekilir.
Sol el ile sümkürülerek burun temizlenir.
Oruçlu olanlar buruna suyu çok hızlı çekmezler.

Alında saçların bittiği yerden itibaren kulakların yumuşağına ve çene altına kadar yüzün her tarafı üç kere yıkanır. Su yüze çarpılmaz.

Sağ avuca su alınıp, dirseğe doğru akıtılır, dirseklerle beraber üç kere yıkanır.
Yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur.

Sol avuca su alınıp, dirseğe doğru akıtılır, sol kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Önce sağ ve sonrada sol kol yıkanır.

Sağ el yeni bir su ile ıslatılır.
Sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak, başın ön tarafına saç bitiminden itibaren konulup, ıslak elle bir kere meshedilir.

Eller ıslatılarak, sağ elin serçe parmağı ile sağ kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın dışı; sol elin serçe parmağı ile sol kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın arkası meshedilir.

Elleri yeniden ıslatmaya gerek yoktur.
Baş ve işaret parmakları hariç, diğer üç parmağın dışıyla boyun mesh edilir. 
Eller öne doğru çekiliken, çene altına doğru değil, kulak altından yüze doğru getirilir.

Önce sağ ayak, sonra sol ayak, topuk kemikleriyle beraber, sol elle yıkanır.
Parmak araları sağdan sola doğru hilallenir.
Sonra sol ayak, topuk kemikleriyle beraber, sol elle yıkanır.
Parmak araları sağdan sola doğru hilallenir.

ABDESTİN FARZLARI

1-Yüzü Yıkamak Yüzün bir defa yıkanması farzdır. Yüzün sınırları, saçın bittiği yerden sakal veya çene altına, kulakların köklerine kadar olan bölümdür. Gözlerin içine suyun ulaştırılması gerekmez. Ancak abdest alırken gözler sıkılmaz, tamamen açık bırakılmaz. Normal bir şekilde yüz yıkanır. Dudaklar yumulduğu zaman, dışarda kalan kısımlar yüzün sınırlarıdır. Sakal, bıyık ve kaşın altına suyu ulaştırmak gereklidır.

2-Kolları Yıkamak
Parmak uçlarından kol dirseklerine kadar -dirsekler de dahil- olan kısmı bir defa yıkamak farzdır. Eğer iğne ucu kadar kuru bir yer kalırsa veya tırnağının altına suyu geçirmeyecek (hamur, boya, çamur vb.) bir madde bulunursa, abdest alınmış sayılmaz. Ancak boyacıların tırnaklarındaki boyalardan kaçınmanın mümkün olmamasından dolayı bunlar abdeste zarar vermez. Tırnaklar parmak uçlarından dışarı taşacak kadar uzamış olursa o fazlalığı da yıkamak gerekir. Bir kimse abdest aldıktan sonra bu uzamış tırnağı keserse abdestini yenilemesi gerekmez. Parmakta yüzük var ve bu geniş ise abdest alırken bunu oynatmak sünnet, eğer yüzük dar ve altına su geçirmeyecek kadar parmağa oturmuşsa onu oynatmak farzdır.

3-Başı Meshetmek
Mesh, sözlükte eli bir şeyin üzerinden geçirmek demektir. Ibâdet hukukunda ise suyun bir vücut organına isâbet etmesidir. Başın meshedilmesindeki farz oranı alın miktarıdır. Bu miktar ise başın dörtte biridir. Meshederken üç veya daha fazla parmağı kullanmak gerekir. Iki parmakla yapılan mesh câiz değildir.Başa giyilen sarık veya takke üzerine meshetmek geçerli değildir. Kadınlar da baş örtüleri üzerine meshedemezler.

4-Ayakları Yıkamak
Sağlam ve çıplak ayakları topuklarıyla birlikte bir defa yıkamak farzdır. Yaralı veya mestle örtülü ayakları yıkamaya gerek olmayıp sadece meshetmek yeterlidir. Mâide Sûresi 6. âyette geçen topuk = ka'b, ayağın iki tarafından inak kemiğine bitişik kemiktir. Rasûlullah (s.a.s.): "Vay ateşten o topukların haline... " (Buhârı, Ilim 30; Vudû', 27,29; Müslim, Tahâre, 25-28,30; Ebû Davud, Tahâre, 46) buyurduğu ve ayakların tamamen yıkanmasını emrettiği bilinmektedir.

Bir kimsenin ayağında yarık varsa ve o yarığa su sızdırmayan bir ilaç sürülmüşse, o kimse ayağını yıkadığı zaman, su yarığın altına geçmezse bu durumda su, ayağa zarar verecekse abdest yerine getirilmiş sayılır ve bu câizdir. Ancak su zarar vermiyorsa abdest tam olarak alınmış sayılmaz. Dolayısıyla zarar vermediği takdirde yarıklara su ulaşacak şekilde yıkamak gereklidır .

ABDESTİ BOZAN ŞEYLER

1 -Ön ve arka mahalden çıkan herşey - ister az olsun, ister çok - abdesti bozar. Bu şeyler idrar, kazurat, meni, mezi, taş, v.s. gibi maddelerdir. 
2 - Arka taraftan gaz çıkması (yellenme). 
3 - Çocuk düşürme hâli. 
4 - Ön ve arka yolların dışında, bedenin herhangi bir yerinden kan, irin, sarı su gibi akıntıların gelmesi...Bu gibi akıntıların abdesti bozması için, çıktığı noktada durmayıp etrafa yayılması lâzımdır. Bu bakımdan sıkıp çıkarılması ile kendiliğinden çıkması arasında abdest bozma açısından fark yoktur. Nasıl çıkarsa çıksın, çıkış noktasını aştıktan sonra abdesti bozarlar. Hacamat yoluyla kan aldırmak, sülük tutmak da, abdesti bozar. Kan, irin ve sarı sudan başka olan akıntılara gelince, bunlar ancak bir dert ve hastalık sebebiyle akıyorlarsa, abdesti bozarlar. Meselâ bir göz hastalığından dolayı gözleri sulanan kimselerin abdesti bozulur. Bir hastalığa bağlı olmayarak gelen akıntılar ise, abdesti bozmazlar. Meselâ, ağlama ve çok gülmekten dolayı akan gözyaşı veya havanın soğukluğu sebebiyle burundan gelen akıntı abdesti bozmaz. Vücuttaki kabarcıklardan çıkan safi su, sahih olan görüşe göre, kan gibidir, abdesti bozar. Diğer bir görüşe göre ise, abdesti bozmaz. Bu ikinci görüşte, uyuz olanlar ve çiçek çıkaranlar için kolaylık vardır. Zaruret halinde bu görüş ile amel edilmesinde bir beis olmadığı, İmam-ı Hulvanî`den nakledilmiştir. Mayasıl ve eksama yaşlığı ve parmak araları pişintisi ise, abdesti bozmaz. * Şâfiîlere göre, önden ve arkadan başka herhangi bir uzuvdan gelen kan, irin, sarı su gibi akıntılar abdesti bozmazlar. 
5 - Ağız dolusu kusmak. Kusmuk; yemek, su veya safra gibi bir madde olabilir. Kusuntunun, azar azar geleni dahi bir araya toplanınca ağız dolusu miktarına ulaşıyorsa, abdesti bozar. 
6 - Ağızdan, tükrüğe eşit veya ona galib gelecek miktarda kan gelmek. Galibiyet veya eşitlik, renkten belli olur: Renk sarı ise, tükrük fazladır. Kırmızılık eşitliği gösterir. Kızıllık ise, kanın galib olduğunu... Tükrük kandan fazla ise, abdest bozulmaz. Ayva, elma, v.s. gibi şeyleri ısırmakla, onlarda kan eseri görülse bile abdest bozulmaz. 
7 - İnsanın kendine hâkimiyetini kaybettiren uyku abdesti bozar. Bu uyku ister yan üstü yatarak, ister sırtüstü yatarak, ister yüzü koyun yatarak, ister oturup dirseğine dayanarak olsun hüküm aynıdır. Yanında konuşulanları duyacak derecedeki hafif uyuklamalar ise abdesti bozmaz. Bir şey`e dayanarak uyuyan kimsenin, dayanmakta olduğu şey çekildiği takdirde düşecek derecede uykuya dalmışlığı varsa, abdest bozulur. 
8 - Az veya çok süreli baygınlık. 
9 - Namazda gülmek. Tebessümle gülmek ayrıdır. Gülmek seslidir, işitilir. Bu yüzden namazda abdesti bozar. Abdest bozulunca namaz da bozulmuş olur. Tebessüm sessiz olduğu için, namazı da, abdesti de bozmaz. Yalnız kendi duyup işiteceği kadar hafif gülmek ise, namazı bozar, fakat abdesti bozmaz. 
* Şâfiîlere göre, namaz içindeki kahkaha ile bile abdest bozulmaz. 
10 - Kadınla erkeğin birbiriyle fâhiş mübâşeretleri de abdesti bozar. Fâhiş mübaşeret, erkekle kadının arada hiçbir örtü olmaksızın veya çok ince bir bez olduğu halde mahrem yerlerini birbirine dokundurmaları, temas ettirmeleridir. Bu temas sebebiyle tahrik olup kendilerinden yaşlık (mezi) gelip gelmemesi müsavidir. Abdest her hâlükârda bozulur. İmam-ı Muhammed`e göre, fâhiş mübaşeretin abdesti bozması, ancak taraflardan yaşlık (mezi) gelmesi hâlindedir. Yaşlık belirmezse, abdest bozulmaz. 
11 -Erkeğin idrar akıntısını kesmek için idrar yoluna soktuğu pamuğun sonradan dışarı çıkması veya çıkarılması hâlinde, abdest bozulur. Pamuğun üzerinde yaşlık bulunup bulunmaması hükmü değiştirmez. Eğer pamuk, idrar yoluna tamamen konulmayıp, kısmen konulmuşsa, içte kalan kısım ıslanmış olsa bile, dışta kalan kısma idrar sızmadıktan sonra abdest bozulmaz. Ancak pamuk çekip çıkarılır veya kendiliğinden düşerse, üzerinde az bir yaşlık bile olması, abdesti bozar. 
12 - Kadının tenâsül uzvu içine veya dışına konulan bezin veya pamuğun, ıslanmış olarak dışarı çıkması veya çıkarılması da abdesti bozar. Uzvun dışına konulan pamuğun iç tarafı ıslanmış olunca abdest bozulmuş olur. Pamuğun dışına ıslaklık sızıp sızmaması mühim değildir. Uzvun içine konulan pamuğun iç kısmının ıslanması abdesti bozmaya yetmez. Islaklığın pamuğun dışına da sirayet etmesi şarttır. 
13 - Teyemmüm etmiş kimsenin suyu görmesi, teyemmümle alınan abdesti bozar. 
14 - Özür sâhipleri için namaz vaktinin çıkması ile abdestleri bozulur
15 - Esrar veya içki içerek sarhoş olmak da abdesti bozar. Bu gibi müskiratı kullanmak kesin şekilde haram olmakla birlikte, insanı sarhoş etmeyen miktarı abdesti bozmaz.

Oruçlu değilse abdest aldığı sudan biraz içip, kıbleye karşı durup kelime-i şehadet getirmeli, duâları ve Kadr Sûresi okunmalıdır. Abdest alırken suyu fazla açmamak, duâların haricinde konuşmamak lazımdır .

 

 

 

bahse.tr.gg    
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol